Çocuk istismarı artık çözüm bulunması zorunlu bir mesela haline geldi…
Eylül ve Leyla. Ciğerimize kor gibi düşüp yakan, nefes almamızı zorlaştıran iki yavrumuz. İkisini de yitirdik. Eylül’ün küçük bedeni kendisine yapılan büyük iğrençliklere dayanamadı, Leyla’nın minnacık bedeni o boncuk boncuk mavi gözleri açlığa karşı koyamadı. Gelin meseleyi günlük tartışmaların dışında konuşalım, hep beraber yüreğimizin yettiğince Türkiye’de ki verilere göz atalım…
Analizlere geçmeden önce Çocuk istismarını tanımlamamız gerekiyor. Çocuğun cinsel istismarı sadece fiziksel temas değil; duygusal, sosyal ve hukuksal boyutları olan, istismara uğrayanlar da kısa ve uzun dönemde yıkıcı etkilere sahip ciddi bir toplumsal sorun. Cinsel istismar; cinsel dokunma, interfemoral ilişki, cinsel penetrasyon ve cinsel sömürü gibi birçok şekilde olabilir.
Bu bakış açısıyla Anadolu Psikiyatri Dergisi’nde Mazlum Çöpür, Özden Şükran Üneri, Erkan Aydın, Mustafa Kayhan Bahalı, Canan Tanıdır, Hatice Güneş, Ayten Erdoğan imzası ile yayımlanan İstanbul ili örnekleminde çocuk ve ergen cinsel istismarlarının karekteristik yapılarını inceleyen araştırmasına göz atalım.
İSTİSMARCILAR YAKINLARINDAN ÇIKIYOR
Araştırma da Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nde 2007-2010 yılları arasında adli değerlendirmeye tabi tutulan 135 çocuk ve ergen cinsel istismar mağdurunun tıbbi ve adli dosyalarındaki bilgileri geriye dönük olarak incelenmiş. Mağdurların demografik karakteristikleri (yaş, cinsiyet) ve istismarın karakteristik özellikleri (istismarcı-mağdur ilişkisi, istismarın türü, süresi) ele alınmış.
Çalışmada daha sık kız çocuklarının istismara maruz kaldığı (kız %80.7, erkek %19.3) belirlenmiştir. İstismarcıların %80.0’ının mağdur olan çocuk ve ergenin aile üyelerinden, akraba veya tanıdık kimselerden) oluştuğu belirlenmiştir. İstismar türünün sıklıkla dokunma, okşama (%24.4) ve vajinal penetrasyon (%27.4) şeklinde olduğu, istismar yönteminin en sık zorlama (%51.1) ve kandırma olduğu (%29.6) belirlenmiştir.
Bulgularımız, cinsel istismara maruz kalan çocuk ve ergenlerin çoğunun kızlardan oluştuğunu, istismar edenlerin çoğunun ise mağdur olan çocuk ve ergenin aile üyelerinden, akraba veya tanıdık kimselerden oluştuğunu göstermiştir. Cinsel istismara daha çok kız çocukların maruz kaldığı, yaş ilerledikçe bu oranın arttığı saptanmıştır. Türkiye’de küçük yaşlardan itibaren özellikle kız çocukları olmak üzere tüm çocukların cinsel istismar ile ilgili bilgilendirilmesi ve böyle bir istismara uğradıklarında yardım alabilecekleri merkezlerin oluşturulması önemlidir. (Anadolu Psikiyatri Dergisi 2012; 13:46-50)
REHBER ÖĞRETMENLER NEDEN ÖNEMLİ
Araştırmada göze çarpan detaylardan biri 135 çocuğun eğitim durumu. İstismar edilen çocuklardan okula gitmeyen %11,1; Anaokul seviyesinde % 2,2; İlkokul seviyesinde olanların % 28,1; ortaokul seviyesinin %38,5 olduğu görülmektedir. İstismarın ortaya çıkma şekli incelendiğinde ise % 40 mağdur ifadesi, % 14 başkasının görmesi ile gerçekleşmiş.
Okul çağındaki çocukların istismar durumları, çocukların rehber öğretmenlerine anlatması ve onların bildirimleri sonrası ortaya çıkıyor. Bu hususta hemen aklımıza daha önce Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir süredir rehberlik öğretmenleri ile ilgili yönetmelik değişikliği üzerinde çalıştığı haberi geldi. Hazırlanan taslak, rehber öğretmenlerin ders saati dışında değil, sadece rehberlik derslerinde öğrencilerle bir araya gelmesini, boş saatlerinde ise psikoloji, sosyoloji derslerine girmesini ya da nöbet tutmasını öngörüyor. Yani taslak halindeki bu yönetmelik çıkar ise, rehber öğretmenler boş saatlerinde öğrencilerle birebir görüşmeyecek. Neticesinde de çocuk istismarının en çok fark edildiği ve ihbar edildiği okulların rehberlik birimlerinin devre dışı kalması gibi anlamsız bir durum ortaya çıkacak.
TÜRKİYE’DE İL İL DURUM
Bu mikro analizlerden sonra Tüm Türkiye’de makro durum nedir?
2014 yılıTürkiye İstatistik Kurumu (TÜİK ) verilerine göre; cinsel suça maruz kalan çocukların illere göre dağılımında; İstanbul bin 234 ile ilk sırada yer alırken, İzmir 786 ile ikinci, Adana 528 ile üçüncü sırada yer aldı. Antalya 524, Mersin 463, Ankara 424, Kayseri 419, Diyarbakır 334, Bursa 295, Aydın 237, Sakarya 234, Balıkesir 231, Denizli 231, Şanlıurfa 223, Konya 193, Manisa 187, Tekirdağ 182, Kocaeli 176, Hatay 170, Ordu 169, Muğla 163, Malatya 143, Düzce 124, Şırnak 121, Mardin 116, Tokat 114, Samsun 111, Batman 108, Edirne 107, Afyonkarahisar 105, Van 102, Kırklareli 89, Aksaray 87, Muş 87, Zonguldak 87, Yozgat 83, Çanakkale 83, Adıyaman 81, Kahramanmaraş 81, Erzurum 77, Giresun 77, Karaman 76, Kütahya 73, Kars 68, Siirt 68, Gaziantep 65, Eskişehir 64, Isparta 63, Erzincan 60, Niğde 60, Amasya 59, Osmaniye 59, Nevşehir 57, Ağrı 54, Trabzon 53, Yalova 53, Çorum 52, Rize 51, Sinop 48, Sivas 47, Bitlis 46, Burdur 45, Bolu 42, Iğdır 42, Karabük 42, Bilecik 40, Uşak 35, Bartın 29, Ardahan 28, Elazığ 27, Hakkari 24, Kilis 23, Artvin 22, Bayburt 22, Bingöl 21, Kastamonu 21, Çankırı 20, Kırşehir 18, Gümüşhane 14, Kırıkkale 12, Tunceli 6 şeklinde liste uzayıp gidiyor.
Yine Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2010-2015 verilerine göre evlendirilen kız çocuğu sayısı, son 10 yılda 482 bin 908. 2015 yılında evlendirilenlerin ise 31 bin 337’si kız, bin 483’ü erkek çocuğu. Bu sayı, 2015’teki toplam evlilik oranında kızlarda yüzde 5.2’ye, erkeklerde yüzde 0.2’ye denk geliyor. En çarpıcı rakamlar ise ‘çocuk annelerde. Yine TÜİK rakamlarına göre 2015’te 15-17 yaş arası tam 17 bin 789 kız çocuk doğum yaptı. Kız çocuklarında 15 yaş altı doğum yapanların sayısı ise aynı yıl 244 oldu.
AÇILAN DAVALARDA SAYI
Peki 2005-2015 yılları arasındaki gerçekleşen istismar olaylarının hukuki boyutu ne?
Adalet Bakanlığı’nın 2005-2015 yılları arasındaki istatiklerine göre 2005 yılında açılan dava sayısı 5730 iken, bu sayı 2015 yılında 16957’ye çıkmış. Yani 10 yıl içerisinde açılan dava sayısı % 195,3 oranında artmış. Açılan davalarda mahkumiyet 2005 yılında 5730 davada 4126 iken, 2015 yılına gelindiğinde 16957 davada 13968 olmuş. 2005 yılında % 72 Mahkumiyet oranı 2015 yılında % 82,37 ye yükselmiş.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015 verileri suç mağduru çocuk sayısının yılda 122 bini geçtiği, bunların yüzde 10 oranının cinsel suçlar olduğunu gösteriyor. Adalet Bakanlığı’nın 2015 verilerine göre de yılda ortalama 17 bin istismar davası açılıyor. Bakanlık verileri, yılda ortalama 8 bin çocuğun cinsel olarak istismar edildiğini ortaya koyuyor.
Eğitim Sen, 2016-2017 Eğitim-Öğretim Yıl Sonu Eğitimde Cinsiyetçilik Raporunda 2017’nin ilk 5 ayında 182 çocuk istismara uğradı. Kadın örgütlerinin yaptığı istatistikler ve mahkemelere yansıyan olaylar neticesinde, 2017 yılının ilk beş ayında 182 çocuğun cinsel istismara uğradığı ortaya çıktı. Türkiye’de 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti.
ECPAT 2015 yılı Türkiye Raporuna göre; çocuklar, Türkiye’de cinsel şiddete en fazla maruz kalan grubu oluşturuyor. Türkiye’deki cinsel suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı işleniyor. Türkiye, cinsel istismar amacıyla insan ticareti ve çocuk evlilikleri nedeniyle, Küresel Kölelik Endeksi’nde modern köle sayısında da Avrupa’da birinci konumunda yer alıyor.
Sonuç olarak, çocuk istismarı artık çözüm bulunması zorunlu bir mesela haline geldi.
Murat Ağırel
Kaynak: https://odatv.com/cocuk-istismari-rakamlariyla-yuzlesmeye-hazir-misiniz-08071827.html