Basına ve Kamuoyuna;
Dünya’da kadınların yüzyıllardır süren dayanışmasının, direnişinin ve isyanının adıdır 8 Mart. 8 Mart 1857’de New York’ta dokuma fabrikasında binlerce kadın düşük ücretleri, 16 saati bulan çalışma süresi, insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grev başlattı. Fabrika yönetiminin desteğiyle Polis işçilere saldırdı ve grevdeki işçileri fabrikaya kilitledi. Çıkan yangında 129 kadın işçi can verdi. İnsanca bir yaşam talebiyle başkaldıran 129 kadının öldürülmesi dünyanın dört bir yanında yıllarca protesto edildi. 8 Mart katliamından tam 53 yıl sonra 1910 yılında düzenlenen Enternasyonal Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda “8 Mart” New York’ta yaşamını kaybedenlerin ve kadın direnişinin anısına kadınların uluslararası mücadele günü olarak anılması kararı verildi. Bugün, insanca yaşam taleplerini canlarıyla ödeyen kadınları anma günüdür. Bugün, uğradıkları haksızlıkları kabul etmeyerek kaderlerini değiştirme iradesi gösteren bütün kadınlara saygı günüdür.
Acımız ve öfkemiz tarifsiz. 6 Şubat’ta Maraş merkezli 20 Şubat’ta ise Hatay merkezli depremler yaşadık. Yaşanılan depremin bir doğal afet olmadığını, göz göre göre katliam olduğunu; ulaşılmayan enkazlar, gitmeyen yardımlar ve verilen imar aflarından biliyoruz! Yarattığı katliamın yanına kar kalmayacağını anlayanlar çıkıp “çadırlar, Kızılay, AFAD nerede?” diye soran yurttaşlara “Terbiyesiz, ahlaksız, namussuz, adi” diyerek küfür ediyor. Her seferinde yarattığı yıkımdan küfür ve hakaret ederek sıyrılacağını sanıyor. Biz kadınlar ve LGBTİ+ lar İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe girsin, 6284 sayılı kanun etkin uygulansın diye sokaklarda, evlerde, iş yerlerinde mücadele ederken, aynı hakaret ve küfürleri duyduk ve unutmadık.
Unutmadığımız sadece edilen küfürler değil. Depremden 4 gün sonra bölgeye gidildiğini, çadırların verilmediğini, verilse dahi kadınlar, LGBTİ+’lar ve çocuklar için güvenli alanların sağlanmadığını, tuvaletlerin, duşların olmadığını, bölgede hijyenik ped ve bebek bezine neredeyse yalnızca bizim dayanışmamızla ulaşıldığını, depremin 20’nci gününde dahi hala gıdaya bile ulaşımın çok zor olduğunu deprem bölgelerine giderek şahit olduk.
Kadınların hijyenik pede, iç çamaşırına, vajinal sağlık malzemelerine, aciliyetli ihtiyacı var. İnsanların dayanışmayla topladığı malzemelere dahi göz dikiyorsunuz. Toplumsal cinsiyet rollerini her yerde devreye sokuyorsunuz. İzin vermiyoruz. Ülkemizde ağır kriz koşulları yaşanmakta, en temel ihtiyaçlara yüksek vergiler konuluyor. Kamusal alanda yok sayılan kadın özel alana itilmeye eve hapsedilmeye çalışılıyor. Ev işleri, çocuk ve yaşlıbakımı, temizlik işleri, market alışverişinden tasarruf etme, çocukların okul masrafları derken bir de en temel ihtiyaçlara gelen zamlar ekonomik krizin görünmeyen yükünü kadınların sırtına yüklüyor.
Kadınlar açlık sınırının altında yaşamaya çalışırken depremle birlikte bu durum iyice ayyuka çıkmıştır. Enkaz başında yakınlarının kurtarılmasını beklerken ya da henüz daha yasını yaşarken patronlar tarafından iş başı yapmak zorunda bırakılan kadınlar var.
Eğitim hakkı gasp edilen yurtlardan bir gece vakti kovulan kadın öğrenciler için öfkeliyiz! Ailesi ile yaşamayan, gidecek bir yeri olmayan binlerce kadın öğrencinin güvende olduğu alanları yaratamadığınız için öfkeliyiz!
Deprem bölgesinde on binlerce gebe kadının sağlık hakkına erişimi olmamasına öfkeliyiz.
Sığınma evlerinde kalan yüzlerce belki binlerce kadının akıbetinden endişeliyiz!
Güvenli alan bulamayan kadınlar boşanma evresinde olduğu erkeklerin evine dönmek zorunda kalıp şiddet görmeye devam ediyor. Hatay’da evi ağır hasar alan Alev Altun, 2 çocuğuyla birlikte eski eşi Savaş Altun’un yanında kalmak zorundaydı. Savaş Altun, eski eşi uyuduğu sırada üzerine kaynar su döktü. Gözaltına alınan Savaş Altun “artçı depremler” yüzünden olduğunu söyleyerek savunma yaptı. Biliyoruz. Eril iktidarınızın, çürümüş zihninizi kadın ve LGBTİ+ düşmanlığıyla kurduğunuzu biliyoruz. Siz de şunu bilin erkek adaletiniz yok olana dek mücadeleye devam edeceğiz.
Yarattığınız yıkım sadece bugünün değil 20 yılın yıkımı. Tacizin, istismarın merkezi haline gelen çürümüş tarikatlarda çocukların geleceğini çaldığınızı unutmadık. Depremi yaşamış çocukları tarikat evlerine, yurtlarına yerleştirmenize, çocukların hayatlarını çalmanıza izin vermeyeceğiz. Kadın cinayetlerinde işlemeyen yargınız “Deprem vergileri nerede?” dediğimiz için anında ev hapsi kararlarıyla karşımıza çıkıyor. Buradayız, öfkesiyle karşımıza duvar gibi dikilen, mücadelemizi engellemeye çalışan tüm devlet aygıtlarına karşı kadınlar ve LGBTİ+’lar olarak bu 8 Mart’ta sokaklarda olacağız.
İnsani yaşam koşulları sadece deprem bölgelerinde değil bölgeden yakın şehirlere göç etmek zorunda kalan insanlar için de sağlanmalıdır. Neredeyse 200 bin kişinin göç ederek geldiği kentimizde barınma alanları, temizlik ve nitelikli yaşam koşulları sağlanmalıdır. Dayanışmayla yüzlerce kişiye yardım etmeye çalışanlar, bizler bir kişinin bile hayatının ellerinizde kaybolmasına izin vermeyeceğiz. Antalya kadın platformu olarak sürecin takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Selde bot depremde sakal bırakanlar böylesi bir yıkımda dahi ikincil gördüğünüz kadınlara ve LGBTİ+lara hesap vereceksiniz.
8 mart’ta alanlardayız. 8 Mart Eylem ve Etkinliklerimiz:
3 Mart bugün saat: 13.30’da Güllük PTT önü “Tutsak Kadınlara Kart Atma ve Basın Açıklaması”
8 Mart Çarşamba günü saat: 17.30’da Kışlahan Önü
8 Mart Çarşamba günü saat: 19.00’da Üçkapılar Feminist Gece Yürüyüşü’nde buluşuyoruz.
Antalya Kadın Platformu