Kamile Yılmaz 2023
“İşi çok olanların gözyaşı için vakitleri yoktur.” diyor düşünür. Kadınlar, hayatın kirini gözyaşıyla yıkadı yüzlerce yıldır. Bu yıl ise acılar kuşattı kadınları. İyi ki dirençliyiz acılara ve ölümlere. Ne zaman yıkıldıysak, dayanışarak ayağa kalkmayı bildik. Öldük, öldürüldük, yaralandık yüreğimizden ama hiç eksilmedi insan yanımız. Kadınca sevgimiz, duygu yükümüz hiç eksilmedi. İnsan sıcaklığından uzaklaşmadık hiç. Biliyorduk dünyanın ve yaşam yükünün kadınların omzunda olduğunu. Biliyorduk adımız gibi dünyayı kadınların kurtaracağını. Bundandı mücadele azmimiz, bundandı kendimizi sürekli yeniden üretmemiz.
Ülkemizin dörtte biri yıkıldı, birlikte öldük, birlikte yaralandık. Dayanışmanın en doruğuna çıktık. Kadın kadının yurduydu bizim için. Kız kardeşlerimizin acısı acımızdı şüphesiz. Ama biliyorduk bu yıkımın, bu ölümün kader olmadığını. Biliyorduk paranın gücüne tapanların hatasıyla yıkıldığını kentlerin. Onların yüzünden insanlığın utanca boğulduğunu elbette biliyorduk. Milyonlarca sorularımız vardı onlara, hâlâ var bekliyoruz. Beklemek ve sabır kadının göbek adıydı.
Şimdi depremden sağ kurtulanların sözü var. Çocuklarını enkaz altında bırakanların sözü var. Kurtulan çocukların kayboluşunun hesabını soranların sözü var. Öksüz kalmış yavruları tarikatlara yem etmek isteyenlere kadınların sözü var. Erkek eliyle öldürülen kadınların sözü var. Erkek adaletin bilmezden geldiği, ama bilenlerin, haklarımızı arayanların sözü var. Sokaklara atılan öğrencilerin sözü var. Yoksullukla boğuşan, bunun insana hiç yakışmadığını adı gibi bilen kadınların sözü var. Söyleyecek o kadar çok sözümüz var ki duyanların, dinleyenlerin yerden göğe hak verecekleri kesindir biliyoruz.
Sesimizi hiç kısmadan, İstanbul Sözleşmesinin hesabını soruyoruz uzun zamandır ve hep soracağız. Nüfusun yarısı olan kadın gücünü kim küçümseyebilir? Kim yok sayabilir? 8 Mart kadın günü diyerek, bize tencere, tava, çiçek vs hediye etmeye kalkanlara, sözümüzdür. 8 Mart kadınların insanca yaşam hakkını savundukları mücadele günüdür bilesiniz. Bize hep işaret ettiğiniz gibi yerimiz ev içi değil, sosyal yaşamın tam ortası, karar organlarının içidir. Kadın olmadan hiçbir sorun doğru çözülemez. Kadın olmadan verilen kararlar eksiktir. Kadın olmadan hayat güzelleşemez. Kadın olmadan savaşlar durmaz. Nasıl ki sevgisiz yaşanmazsa, sevgiyi yaratan kadın olmadan da hayat yaşanılır kılınamaz.
Simon De Beauvoir diyor ki; “Kurtulmak için bir başkasına bel bağlamak, yıkılmanın en güvenli yoludur.”
Biz kadınlar sadece kendi gücümüze inanıyor ve sadece kendi gücümüzle kurtulacağımızı biliyoruz. Artık kadın kendi gücünü keşfetti. 8 Mart’ta pencereden bakmıyor kadın, sokağa çıkıyor, bağırıyor, haklarını sonuna dek istiyor. Haklarını sonuna dek alacağının, kadınsız hayatın yarım olduğunun, omzundaki gereksiz yükün de farkında kadın. Gözyaşlarıyla yıkadığımız dünyayı yeniden kuracağız.
1857 yılında New- York’ta dokuma işçisi kadınlar boşuna ölmediler. Aslolan onurlu yaşamaktır diyerek, haklarını istediler. Şimdi onların ve onlar gibi hak savunucularının emeğidir emekçinin haklarına kavuşması. Şimdi onların sayesindedir, bavulunu alanın ABD’ye koşması. Her insan huzurlu yaşam, emeğinin karşılığını yeterince almak için mücadele eder, etmelidir. Verilenle yetinmek, biat etmek insanca yaşam değildir. Onurumuz da omurumuz gibi dik durmalıdır.
Ölümü de acıları da hak gaspına uğramayı da kimse bizden iyi bilemez. Öyleyse kadınlar, haklarını söke söke alacak, insanca yaşamı kuracaktır. Yaşasın 8 Mart, Yaşasın kadın dayanışması.
Not: 8 Mart 2023 günü saat 17.30’da Kışlahan Otel’in önündeyiz.
Saat 19.00’da Üçkapılar’dayız. Bütün kadınları çağırıyoruz.