Kâmile Yılmaz
Asıl adı: Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddeti Önleme. Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi.
Sözleşmenin amacı: Kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak, ortadan kaldırmak.
Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yoluyla da dahil olmak üzere kadın ve erkek arasındaki somut eşitliği teşvik etmek….
Sözleşme barış zamanlarında ve silahlı çatışma durumlarında uygulanır.
Devletin sorumluluğu: Kadınlara yönelik ayrımcı yasa ve uygulamaları kaldırır. Tazminat sağlamak amacıyla gereken yasal veya diğer tedbirleri alır. Kadın ve çocuklara güvenli, kolay ulaşılır sığınak sağlamakla yükümlüdür.
Aslında devletin zaten yapması gereken, bu konuda sorumlu olması gereken maddelerdir. Ama sözleşme ve yasalar, devlet kurumlarını, sorumluları bağlamaktadır, doğrusu da budur. Devlet, 1979’da CEDAW sözleşmesiyle dünyaya kadın erkek eşitliğini sağlayacağı sözünü vermişti. O zamandan beri bu konular hep gündemde, çözülmeyi bekliyor.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, İstanbul’da toplandı. 24 Kasım 2011’de Sözleşme üye devletler ve diğer devletlere imzaya açıldı. İlk imzalayan Türkiye oldu. 1 Ağustos 2014’te İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girdi. İstanbul Sözleşmesi hükümlerini içeren, 6284 sayılı yasa 20 Mart 2012’de yürürlüğe girdi.
Kadınlar, her zaman işi sağlama alırlar. 5 Mayıs 2015’te İstanbul Sözleşmesi Türkiye İzleme Platformu kuruldu. GREVİO’ya ( Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Uzman Eylem Grubu) gölge raporlar gönderildi. Türkiye kadın örgütleri, dünya kadın örgütleriyle iletişim içindeydi. GREVİO başkanlığına Feride Acar seçildi. 4 Yıl başkanlık görevini hakkıyla yaptı.
4 Yıl bitince Türkiye Feride Acar’ı aday göstermedi. Devletin adayı; Aşkın Asan seçildi.
20 Mart 2021’de resmi gazetede Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle yayınlandı. 2021’den sonra en az 1000 kadın, erkek eliyle öldürüldü. Şiddet her gün arttı.
İki yıldır kadınlar; İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmediğini, vazgeçmeyeceğini, yaşama ve eşitlik hakkını, adaleti savunacağını, talep edeceğini haykırıyor. Bir ülkede nüfusun yarısı olan kadınları yok sayarak nereye kadar idare edilebilir? Bu ülke nüfusun yarısını yok sayarak nasıl kalkınabilir? 6284 sayılı yasa ve İstanbul Sözleşmesi kaldırılarak, şiddet nasıl önlenebilir? Kadınların ve çocukların güvencesi nasıl sağlanır? Görüyoruz ki her gün kadın öldürülüyor, her gün çocuklar istismar ediliyor. Çocuklar, iş cinayetine kurban gidiyor. Oysa taa 1937’de kadınların ağır işlerde çalıştırılması yasaklanmış. Elbette bu yasa çocukları da kapsar. Çocuklar zaten çalıştırılmamalı. Bu ayrı ve kocaman bir konu.
Umarız ki İstanbul Sözleşmesi’nden ve 6284 sayılı yasadan vazgeçme olayından vazgeçilir. Çünkü ülkede ve dünyada şiddeti ve ölümü savunan bir insan olamaz. Şiddet olayları kendiliğinden duramaz. Bu yasayla engellenebilir. Yasaların doğru uygulanmasıyla şiddet geriler. Bunu bütün yetkililer bilir. En iyi bildikleri bu konuya tekrar eğilmelerini umuyoruz, bekliyoruz, talep ediyoruz.
Kadına karşı uygulanan ev içi şiddetini, başka savunan yasa var mı? Kadın en çok en yakınından şiddet görüyor, en yakını tarafından öldürülüyor. Bunu engelleyen, yasaları kaldırmak aslında hiç olmayacak bir şey. Umarız bu yanlıştan hemen dönülür. Bu inattan hemen vazgeçilir. Kadınların sesine kulak verilir. Çünkü kadınlar vazgeçmeyecek. Kadınlar daha çok dayanışacak, daha çok talep edecek, daha çok haykıracak. Çünkü İstanbul Sözleşmesi yaşatır.
YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI.
YAŞASIN İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE 6284 SAYILI YASA.