Basına ve Kamuoyuna
Eğitim sistemini yüzlerce kez değiştirerek çocuklarımızın, gelecek nesillerin gelişmeleri, toplumsallaşmaları, evrensel gerçekliklere kız-erkek birlikte ulaşmaları engellenmek istenmektedir. Karma eğitimden vaz geçmek, kız ve erkeklerin bir arada eğitim aldığı, cinsiyet ayrımının olmadığı, öğrencilerin okuma, yazma, oynama, öğrenme ve yaşama deneyimlerini eşit koşullarda gerçekleştirmelerinin engellemesidir. Milli Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde 1999 yılında yapılan ve 23811 sayılı resmi gazetede yayınlanan değişiklikle “1999-2000 öğretim yılından itibaren karma eğitime geçilir” denilerek karma eğitim bu okullar için de zorunlu hale getirilmiştir. Çünkü karma eğitimin amacı çocuklarımızı geleceğe hazırlamak, kadınlar ve erkeklerin toplumsal düzeni birlikte deneyimledikleri ve oluşturdukları eşitlikçi, demokratik, özgür, kendini gerçekleştirmeyi bilen bireyler bütünü bir toplum oluşturmaktır. Bu amaca karşı çıkmakla, siyasallaştırılmış islamın kurallarının okullara sokulması, imamların öğretmenleştirilmesi, cinsiyetçi ve ayrımcı bakış açısıyla eğitimin ve çocuklarımızın araçsallaştırılması istense de, kadınlar buna izin vermeyecektir.
Nüfus bilimci ve sosyal tarihçi Philippe Aries’in 1962 yılında yazdığı Centuries of Childhood adlı kitabında, çocukluk değişmez bir biyolojik kategori değil, toplumsal bir kategoridir derken, onların geleceğe hazırlanmalarının, sosyalleşmelerinin, toplumsal cinsiyet eşitliğinin öğrenme alanlarının da eğitim kurumları olduğunu da belirtmiş olmaktadır.
Çocukluk, hem evrensel bir deneyimdir hem de kültürlere özgüdür. Çocuk yaşıtları ile zaman geçirirken yetişkin dünyasının yasaları ve yaptırımlarını öğrenmek zorunda kalır.Yeni araştırmalar, çocukların kendi bağımsız sosyal dünyalarını oluşturma biçimleri üzerinde odaklaşmakta, çocuğun mülkiyet değil kişi; sosyal kontrol objesi değil, özne; sosyal problem değil, sosyal süreçlere katılan olduğu kabulü vardır (Güçlü,2016).
Toplumsal ve kültürel değer yargıları: Çocukluğa ilişkin anlayışlar, cinsiyet rolleri, dinsel ve etnik farklılıklar, çocuğa bakış açısı sosyo-ekonomik düzeyde farklılık göstermektedir(Zeytinoğlu,2001), ancak, evrensel, bilimsel açıdan karma eğitimin vaz geçilemez olduğu çok sayıda araştırma ile ortaya konmuştur.
Türkiye’de hükümetin iktidara geldiği 2002 yılından günümüze 17 kez eğitim sistemi değiştirilmiş, Milli Eğitim Bakanlığı’nda da 6 dan fazla görev değişikliği yaşanmıştır. Yeni dayatmalar ise evrensel ve bilimsel eğitim sistemini dışlayarak karma eğitimi engelleme çabalarına, eğitimi siyasal islamın kurallarına dayandırma yolundaki çalışmalara boyun eğmeyeceğiz.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) örgün eğitim verilerine göre, Türkiye’de kademelere göre net okullaşma oranları, 2012-13’te kızlar ve erkeklerde ilkokul seviyesinde yüzde 98’in üzerindeyken, 2012-13 eğitim öğretim yılından itibaren 12 Yıllık Zorunlu Eğitim Sistemi ortadan kaldırılmış, eğitim sistemi parçalanmış ve 4+4+4 sistemine geçiş yapılmış, okullaşma oranları 2021-22’de yüzde 93’lere gerilemiştir. Bakanın belirttiği gibi kız çocuklarının okula gitmemeleri karma eğitim nedeniyle değil, zorunlu eğitimin değiştirilmesi sonucu, 4+4+4 sistemiyle özellikle kız çocuklarının evlere kapatılmasına, çocuk yaşta evlendirilmelerin meşrulaştırılması nedeniyle olduğu bir çok araştırmayla ortaya konmuştur.
Eğitim Uzmanı Özgür Bozdoğan, “Milli Eğitim Bakanı’nın görevi, zorunlu eğitim yasalarına aykırı olarak kızlara özel okullar açmak değil, kız çocuklarının okullaşmasını sağlamaktır” diyerek bakana görevini hatırlatmakadır.
Çağdaş, bilimsel ve evrensel ilkelere göre kız ve erkek çocuklarının birlikte eğitim görmesi kimilerini rahatsız etmiş ki, Milli Eğitim Temel Kanunu’nun (1973) “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak eğitimin türüne, imkan ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir” diyen 15.maddesine aykırı söylem ve dayatmalarla, Eğitim Temel Yasasına, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne ve toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine aykırı uygulamalara hayır diyoruz. Kız çocuklarının gelişimine engel konmasına, toplumsal eşitlik haklarının ihlaline ve eğitimde cinsiyet ayrımcılığı şiddetinin uygulanmasına izin vermeyeceğiz.
B.M. İnsan Hakları Raportörünün Türkiye ziyareti sonrası hazırladığı “Kadınlara ve Kız Çocuklarına yönelik Şiddet, Nedenleri ve Sonuçları” başlıklı Rapor’unun da belirttiği gibi : “Kamusal alanda yetkililerin ve dinî figürlerin kadınların aile ve toplumdaki rolleri ve sorumlulukları ile ilgili olarak yaptıkları resmî açıklamalar, yerleşik ataerkil tutumları ve ayrımcı kalıp yargıları pekiştirmektedir. Söz konusu açıklamalarda kadınların anne ve eş olarak oynadıkları geleneksel rol abartılmakta; kadınların sosyal statüsü, bağımsızlığı, eğitim fırsatları ve mesleki kariyerleri önemsizleştirilmektedir” (B.M. İnsan Hakları Konseyi 53. Oturum, Haziran – Temmuz 2023. Bu raporun önemi bu son gelişmeler sonucunda daha da artmaktadır.
Politikalarını çocuklar ve kadınlar üzerinden sürdüren iktidar karma eğitimi engelleme, siyasal islamcı eğitimi yerleştirme konusunda karşısında kadınları bulacaktır. Karma eğitimi değiştirme tartışılamaz, gündem olamaz, Kadınlar topyekün Kadın ve çocuk düşmanlarının kabusu olacağız.
Kaynaklar
B.M. İnsan Hakları Konseyi 53. Oturum, 19 Haziran – 14 Temmuz 2023 3. Gündem maddesi , Kalkınma hakkı da dahil olmak üzere tüm insan haklarının, medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların teşvik edilmesi ve korunması, A/HRC/53/36/Add.1.
ERCAN, R., 2011, “Modern Çocukluk Paradigması”, ZfWT 3 (2)
Prof.Dr.SEVİNÇ GÜÇLÜ, Çocukluk ve Çocukluğun Sosyolojisi Bağlamında Çocuk Hakları, Sosyoloji Dergisi Yıl 2016 ISSN: 1300-5642 Armağan Sayısı: 1-22
ZEYTİNOĞLU, S., 2001, Çalışan Çocukların İstismarı ve İhmali, İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, No:113.