Vildan Temelkuran
Afet veya travmatik olaya maruz kalanlar farklı dönemler içinde geniş bir alana yayılan farklı tepkiler verirler. “Olağanüstü” yaşantılara verilen “olağan” tepkiler olarak adlandırdığımız bu tepkiler fiziksel (yorgunluk, uyku ya da iştah bozukluğu…) psikolojik (olayı tekrar tekrar yaşıyor gibi olma, stres, öfke…) ya da davranışsal (tetikte olma, tepkisellik…) olabilir. Bireylere bu tepkilerin normal olduğu anlatılmalı ve akut dönem geçtikten sonra ortadan kalkmıyorsa ruh sağlığı profesyonellerine yönlendirilmelidirler.
İletişim kurarken ve yardımlarımız sırasında afete maruz kalanın kontrol ve yeterlilik duygusunu yeniden kazanmasına yardımcı olmak amaçlanmalıdır. Bu nedenle kesintisiz, şefkatli, değer veren, olumlu, yardımcı ve işbirlikçi bir tavır içinde olmalıyız. Empatik, güven verici ve saygılı olmak; etkin iletişim kurarak dinlemede kalmak, konuşmaya zorlamamak, soru sormamak, meraklı ve sorgulayıcı davranmamak, ancak anlatmak isterse her zaman dinlemeye hazır olduğumuzu ifade etmek önemlidir.
İlk adımda afete maruz kalanların en önemli ihtiyaçlarını ve endişelerini belirlemeye yardımcı olmak ve bunların temini için kolaylaştırıcı olmak, yol göstermek, bilgi toplamak, ihtiyaçlarını kendilerinin karşılayabilecekleri yeterlilik düzeyine getirmek önemlidir. Yeniden güçlendirmek, fiziksel ve ruhsal iyileşmelerinde etkin rol almaya desteklemek yeterlilik duygularını yerine getirecektir. Ayrıca, stresini azaltmak ve fonksiyonlarını iyileştirmek için bir dizi beceriyi öğretmek, gerektiğinde yerel iyileştirme merkezleri, ruh sağlığı hizmetleri, kamu sektörü hizmetleri ve diğer organizasyonlarla buluşturmak uygun olacaktır.
Tüm bunları yaparken özellikle yoğun stres tepkileri geliştiren kişilerin saptanması (aşırı üzgün, çığlık atan, kriz geçiren, kendi kendine yetemeyen, kendi ihtiyaçlarını gideremeyen, şokta olan…) ve özel ilgiyle ihtiyaç duyanlar- hassas grupların tespiti (Kronik hastalığı olanlar, yaşlılar, engelliler, hamileler, ergenler, çocuklar, ayrımcılığa veya şiddete maruz kalma riski yüksek olanlar) ayrıca önem taşımaktadır.
“Her şey iyi olacak” veya “en azından sen hayattasın” gibi basit güvenceler vermemek, kişilere şunu ne yapıp yapmacağını vs dikte etmemek, onların kişisel davranışları veya inançlarıyla ilgili olsun ya da olmasın bu olayları neden yaşadıklarını anlatmaya çalışmamak, boş teselliler vermemek (Allah’tan, Kader, takdiri ilahi, Zaman her şeyin ilacı, Allah insana kaldırmayacağı yükü vermez, Dua et sen hayattasın, Senden beter durumda olanları düşün…) iletişimde dikkat edilmesi gereken noktalardandır.
Tutamayacağınız sözler vermemek, her zaman ulaşılabilir olmak ve yardımların kaliteli ve hızlı şekilde yapılması ve tüm bunlar yapılırken saygılı bir tutum içinde olmak, büyüklenmeci, hiyerarşik, eleştirel, suçlayıcı bir tavır takınmamak önemlidir.
Mağdurların gelenek ve kültürel değerlerine saygı gösterilmeli, özel yaşamlarının gizliliği korunmalı, defalarca aynı soruyu sorsalar bile yanıtlanmalı, gelişim ve eğitim düzeylerine uygun yanıtlar verilmeli, ailelerine, sevdiklerine ve onlara destek olabilecek sosyal çevrelerine ulaşabilmeleri için çaba gösterilmelidir.