Prof.Dr.Gülser ÖZTUNALI KAYIR
18 Kasım 2018 Aydın Kanza Salonu

Bilimsel çalışmalar kadınların erkeklerden çok farklı ve belirleyici deneyimlere sahip olduklarını ve bunların hemen hemen tüm toplumlarda geçerli olduğunu kısaca evrensel olduğunu ortaya koydu.

Kadının Durumunun Ortak Yönler Açısından 3 Temel Özelliği

  1. Neredeyse tüm ülkelerde ve her devirde kadınlar eviçi alana ait kabul ediliyorlar. Tarih boyunca kadınlar özel alanın işleriyle, ev içi görev ve sorumluluklarla annelik ve çocuk yetiştirme ile görevlendirilmişlerdir. Toplum onlardan bu rollerini yerine getirmelerini öncelikli olarak beklemektedir.
  2. Kadınlar siyasal olarak eziliyorlar ve toplumdaki siyasal iktidarda yer almıyorlar ve yaşamlarını biçimlendiren gerçekliklerin denetimini ellerinde bulundurmuyorlar.
  3. Kadınların tarihsel olarak ekonomik işlevleri kullanım için üretmektir. Satılan ya da değiştirilen malların değil, toplumsal olanın ailenin yaşaması için gerekli olan yiyecek, giyecek, temizlik gibi değişim değeri olmayan şeylerin yeniden üretimini sağlamaktadırlar. Her gün her saat her koşulda yaşamın sürmesini kısaca dünyanın dönmesini sağlayanlar kadınlardır  (Virginia Woolf,1929)

Kadının durumunun sosyo-ekonomik  nitelikleri  :

  • Kadınlar tüm dünyada cinsiyetçi, kapitalist ve ataerkil bir toplumsal ve siyasal sistem içinde yaşamaktadırlar. Bunun sonucu olarak ezilmekte, emekleri sömürülmekte, ötekileştirilmekte, cinsel, ekonomik, fiziksel, psikolojik, sosyal, flört, medya, dijital vb. her tür şiddete maruz kalmaktadır. Ev içi emekleri değersizleştirilmekte, görünmez kılınmakta, kölelik sisteminin özelliği olan ücretsiz çalıştırılmaktadır. Siyasetten, ekonomik yaşamdan dışlanmakta, dünyadaki tüm mal ve hizmetlerin % 65’nı ürettikleri halde elde ettikleri gelir ve mülkiyet sahipliği % 10’lar gibi son derece düşük kalmaktadır.
  • Dünya Sağlık Örgütü’ne göre cinsiyet ayrımcılığı nedeniyle kız çocukları ve kadınlar (5 aç kişiden 3’ü kadın) erkeklere göre daha fazla açlık çekiyor (her yıl 5 milyon çocuk  5 yaşına varmadan ölüyor). Bazı ülkelerde ve Türkiye’de  kadınların ancak ailedeki herkes yemek yedikten sonra karınlarını doyurma hakkı bulunuyor. Ayrımcılık gebe kadınları ve bebeklerini da etkiliyor. 6 çocuktan 1’i  çok zayıf doğuyor. Yoksulluk en fazla kadın ve çocukları vuruyor.

B.M.’in saydığı Modern Kölelik Biçimlerinin çoğu da kadın ve çocuklarla ilgili

  • Çocuk işçiliği
  • Savaşlarda Çocukların Kullanılması
  • Cinsel İstismar
  • İnsan Ticareti
  • Çocuk Ticareti
  • Kölelik Borcu
  • Irkçılık Sömürgecilik
  • Köle Pazarları

Antalya’da turizm sektöründe çalışan yabancı uyruklu birçok kadın ellerinden pasaportları alınmış, borçlandırılmış oldukları için işten ayrılıp başka işe giremeyen, istedikleri zaman ülkelerine dönemeyen, evden erkeklerin izni ve denetimi olmadan çıkamayan vb. hamilelikleri engellenen, yukarıda sayılan kölelik durumlarını halen yaşamaktadırlar.

Ekonomik Şiddet

  • Kadını bağımlı ve yoksul hale getiren, ekonomik kaynakların ve paranın kadın üzerinde bir yaptırım, tehdit ve kontrol aracı olarak kullanıldığı şiddet türüdür. Ekonomik şiddet gören kadınlar ciddi biçimde yoksullaşabiliyor. Buna bağlı olarak daha fazla fiziksel şiddete maruz kalıyor ve ruh sağlıkları bozuluyor, bu durum varsa çocuklarına da yansıyor. Kadın ve çocuğun eğitim, beslenme, sağlık ve yaşam hakkı da engellenmiş oluyor . Eğitim alması, çalışması engelleniyorsa kadın ekonomik şiddete maruz kalıyordur.
  • Eğer bir eş (koca) koşulları uygun olmasına rağmen evin masraflarını karşılamıyorsa, ailesine para vermiyor ya da çok kısıtlı para veriyorsa. Yalnızca kadın olduğu için mirastan mahrum ediliyorsa, mirastan pay istememesi için zorla yönlendiriliyorsa, ailece sahip olunan mal ve mülklerin sadece erkeklerin üzerinde olması sağlanıyorsa kadınlar ekonomik şiddet mağduru sayılıyor.

Türkiye de Durum elde ettiği kazancın harcanmasına ilişkin kadınların %38 i kendisi, %50 si kocası veya diğer kişilerle beraber karar verirken, %10 unun kararda yeri olmadığı belirlenmiştir. Kazancın kullanımına karar verme, yaşı daha ileri kadınlarda yüksek iken, yaş grubu arasındaki kadınların %26 sının kendi kazançlarının kullanımında söz hakkının olmadığı belirlenmiştir (TNSA Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması , 2003).

Son ayların en önemli saldırılarından biri nafakanın kaldırılması politikaları da kadına ekonomik şiddet örneğidir. Avukat arkadaşlarımız bu konuda çalışmaktadır.

 

Ekonomik Şiddetin En Yıpratıcı ve Derin Olanı Yoksulluktur.

  • Yoksulluğun üzerinde anlaşmaya varılmış bir tanımı yoktur. Yoksulluk ihtiyaçları karşılayamama, sahip olamama, istediğini alamama anlamlarını taşırken, aynı zamanda dışta tutma, arka planda bırakma, engellenme ve ötekileştirme gibi kavramlarla beraber tanımlanmaktadır. Bunu en cok yaşayan ve buna en fazla maruz kalanlar ise kadınlardır. Kaliteli bir yaşam sürmek için yaşamın gerektirdiği olanaklardan yoksun olma durumunu ifade etmektedir (Aktan ve Vural, 2002:1-2).
  • Günümüzde 7 milyar civarında olan dünya nüfusunun 1,2 milyardan fazlası, günde 1 dolardan daha azıyla yaşamaya çalışmaktadır. 800 milyondan fazla insan ise, ailesinin ihtiyacı olan gıdayı temin edecek maddi güce sahip olmadığı için aç kalmaktadır (Panahi ve Malekmohammadi, 2011:250-251).